Var olan bir problemi çözmeye çalışırken, beklenmedik olumsuzlukların yaşanmasını ifade eden ayıkla pirincin taşını deyimi nereden geliyor? Çok sık kullandığımız bu deyime dair güzel bir hikaye bulunuyor. Deyimleri konu aldığımız nereden geliyor serisinin bu bölümünde sizlere pirinç hikayesini sunacağız. Hikayenin kahramanı ise Osmanlı döneminde görev yapan bir asker. 8 yıllık padişahlık döneminde birçok fetih gerçekleştiren…
Var olan bir problemi çözmeye çalışırken, beklenmedik olumsuzlukların yaşanmasını ifade eden ayıkla pirincin taşını deyimi nereden geliyor? Çok sık kullandığımız bu deyime dair güzel bir hikaye bulunuyor. Deyimleri konu aldığımız nereden geliyor serisinin bu bölümünde sizlere pirinç hikayesini sunacağız. Hikayenin kahramanı ise Osmanlı döneminde görev yapan bir asker.
8 yıllık padişahlık döneminde birçok fetih gerçekleştiren Yavuz Sultan Selim döneminde geçiyor hikaye. Osmanlı’nın kuvvetli olduğu bu dönemde Yemen seferi gerçekleşir. Sonrasında feth edilen bu Arabistan bölgesi artık Osmanlı olur. Ancak yine de isyanlar çıkmaya devam ediyor. Ardından bölgede hakimiyeti Yemen Fatihi Sinan Paşa ele geçirir. İsyanları sona erdiren komutan, 400 yıllık Osmanlı hakimiyeti de başlatır.
Söz konusu hikayeye göre ise bu isyan bastırma çalışmaları sırasında Sinan Paşa, askerleriyle çölde kalırdı. Bir gün çölde konaklama sırasında yemek pişirmeye başlar askerler. Deyime de konu olan mısır pirinçlerini hasır torbalar çıkarıp dökerler. Dikkatli bir şekilde içlerindeki taşları ayıklamaya başlar Osmanlı askerleri. Ancak bir süre sonra bir anda ortaya çıkan fırtına her şeyi değiştirir. Rüzgarın getirdiği kum bulutuyla bir anda pirinçlerin hepsi taşların arasında kalır. Birkaç taş ayıklanacağı zanneder askerler, yüzlerce taşı pirinçlerin üstünde bulur. Hatta pirinçlerin üzeri taş tümseğiyle kapanır. Kumların altında kalan pirinçleri nasıl temizleyeceğini düşünen askerler birisi ise söze başlar:
Bu olayla birlikte ayıkla pirincin taşını deyimi bir askerin dilinden dökülür. Sonrasında ise tövbe edelim diyerek arkadaşlarını da güldürmeyi ihmal etmeyen bu askerin sözü dillere pelesenk olur. Günümüzde de daha küçük çaplı bir sorunu gidermek adına çalışırken, büyük bir felaketle karşı karşıya kalınca insanlar bu deyimi kullanır. Her ne kadar bir “oh olsun” mantığı bulunuyor olsa da ayıkla pirincin taşını ile belaya işaret vardır. Osmanlı’dan günümüze gelen bu deyim, beklenmedik sürpriz durumlar için kullanılagelir. Planlı olmadığı için elbette ki kişinin şok durumunu da içerisinde barındırır.
World Haber'in footer'ı, Gündem, Ekonomi, Sağlık ve Spor gibi kategorilere ve iletişim sayfalarına hızlı erişim sağlar.