Eve yorgun argın geldiniz, kafanızda binbir türlü dert var, patrona kızmışsınız ya da trafikte sinirleriniz gerilmiş. Kapıyı açtığınız anda bacaklarınıza sürtünen o yumuşak tüy yumağını gördüğünüzde ne oluyor? O an dünya duruyor, dertler kapının dışında kalıyor.
Kedi sevmek, bilimsel olarak kanıtlanmış en doğal antidepresanlardan biridir. Peki, bu minik kaplanların üzerimizdeki bu büyülü etkisi nereden geliyor? Gelin, patili dostlarımızın dünyasına biraz yakından bakalım.
Mırlamanın İyileştirici Gücü
Bir kedi kucağınıza yatıp o meşhur “motoru çalıştırdığında” aslında sadece keyif yapmıyor, sizi tedavi ediyor. Bilim insanları, kedilerin mırlama frekansının (20-140 Hz arası) insan sinir sistemini yatıştırdığını, kan basıncını düşürdüğünü ve hatta kemik iyileşmesini hızlandırdığını söylüyor.
Yani kucağınızdaki o titreşim, bedava bir fizik tedavi seansıdır. Kediyi okşarken hissettiğiniz o ritmik titreşim, stres hormonu olan kortizolü düşürürken, mutluluk hormonu seratonin salgılamanızı sağlar.
Karşılıksız Sevgi Ama Kendi Kurallarıyla
Köpekler sizi her halükarda sever ama bir kedi sizi seviyorsa, bunu hak etmişsiniz demektir. Kediler karakter sahibidir. Kendilerini zorla sevdirmezler. İşte bu yüzden bir kedinin gelip kucağınıza kıvrılması, size verdiği en büyük iltifattır. “Sana güveniyorum ve yanında huzurluyum” demesidir.
Bu güven duygusu, insanın özgüvenini de tazeler. O bağımsız, burnu havada minik aslanın sizin yanınızda savunmasızca uyuması, aranızdaki bağın ne kadar özel olduğunu hissettirir.
Kedi Sevme Sanatı: Neresinden Hoşlanırlar?
Kedi sevmek aslında bir rıza meselesidir. Onları sıkıştırıp zorla öpmeye çalışırsanız muhtemelen tırmığı yersiniz. Kedi sevmenin de bir adabı vardır.
Yanak ve Çene Altı Burası onların favori noktasıdır. Parmağınızla çenesini kaşıdığınızda gözlerini kısıp kafasını yukarı kaldırması “Devam et, durma” demektir.
Kulak Arkası Kendi kendilerine kaşıyamadıkları o tatlı nokta. Burayı nazikçe ovuşturduğunuzda mest olurlar.
Kuyruk Sokumu Sırtını okşarken kuyruğun başladığı o noktaya geldiğinizde poposunu havaya kaldırıyorsa (biz buna kedi asansörü diyoruz), doğru yoldasınız demektir.
Göbek Bölgesi (Mayın Tarlası) İşte burası riskli. Çoğu kedi göbeğini açıp yatar ama bu “sev” demek değildir, “sana güveniyorum” demektir. Oraya dokunduğunuz an elinizde dört pati ve bir ağız dolusu diş bulabilirsiniz. Dikkatli olmakta fayda var.
Yalnızlığın En Güzel İlacı
Evde tek başınıza yaşıyorsanız, sessizlik bazen can sıkıcı olabilir. Ama evde bir kedi varsa asla yalnız değilsinizdir. Tuvalete gidersiniz kapıda bekler, mutfağa gidersiniz ayak altında dolaşır, bilgisayar başına geçersiniz klavyenize yatar.
Onların bu tatlı tacizleri, insana “ihtiyaç duyulduğunu” hissettirir. Sizinle konuşmazlar belki ama o kocaman gözleriyle bakıp “Miyav” dediklerinde ne demek istediklerini şıp diye anlarsınız.
Sonuç: Bir Kedi, Bin Huzur
Kısacası kankalar, kedi sevmek kalbe iyi gelir, ruha şifa olur. Eğer evinizde bir kedi varsa, gidin ve ona şu an bir sarılın (tabii izin verirse). Eğer yoksa, bir barınağa gidip o masum canlardan birine yuva olmayı veya en azından sokaktaki dostlarımızın başını okşamayı ihmal etmeyin.
Unutmayın, bir evi yuva yapan şey pahalı mobilyalar değil, koltukta uyuyan o tüylü dostun huzurudur.
